her günü sit-com gibi geçen fenomen kişisiydi gözümde son olaylara kadar.
guilty pleasurem bile sayılabilirdi, bazen storylerine bakardım öyle. he ara sıra da boş boş kendimce sorgulardım ulan parayı resmen saçıyorlar (mecaz değil ha gerçekten saçıyorlardı), güzellik merkezi bilmem ne gerçekten bu kadar para sağlar mı? çalışıp kazanılan para bu denli kolay harcanabilir mi? diye diye her neyse bu mevzular patladı, önüme düştükçe de okuyorum ve şuna sinirleniyorum; insanların şu tarz yorumları "öff bıktım bu kadının gündemden düşmemesinden" pardon? gündemden düşsün de hakkında açılan dosyalar bir güzel kapatılsın mı? vay efendim "kadın görgüsüzlük yapmasaydı gül gibi yaşar giderdi kendi etti" pardon? yapmasaydı da suç işlemeye devam mı etselerdi? insanlar konuşmasaydı da bariz SUÇ İŞLEYEREK elde ettikleri paraları yiyip dursalar mıydı? her şeyi ne güzel normalleştiriyoruz aqu.
bas bas bağrıyor gazeteciler, bilirkişiler "kara para kaynakları korkunç suçlardan doğar" diye
(bkz: uyuşturucu ticareti),
(bkz: silah kaçakçılığı)
yani üç beş kodaman herifin "basitçe" elde ettiği paralar değil bunlar. belli ki büyük bir organize mesele var. ama caağnım yurdum insanı diyor ki "ayy salak kadın ya kendi kendini yaktı, biraz daha düzgün dursaydı da göze batmasaydı" vay canına sayın seyirciler!
şahsi tespitimi de belirtmek isterim: hanımefendinin eşi
engin polat çok değil şundan 8-9 ay önce falan storylerde gördüğüm kadarıyla böyle her akşam viskisini alıp demlenen bir adamdı. sonra ne olduysa storylerde içki görmez olduk. dillerinde sürekli allah, kitap, kur'an zaten. (hiç şaşmaz da neysssee)
aklıma atv dizilerinde oynayan oyuncuların mezeli yemek sofrasında fotoğraf çekinip rakıyı masa altına sakladığı halleri geldi. cem yılmaz'ın dediği gibi
ulan masada buz var rakı yok!
malum tarafla yakınlaşanların klasik hareketleri işte. tespitim anlaşılmıştır sanıyorum.
kim bilir kimler var suç üstüne suç işleyip milyon paralarla oynayan sırf fenomen değil diye görmediğimiz...
edit: bir şey